Ana içeriğe atla

İCAT :FOTOKOPİ MAKİNASI



Yazı ve çizimlerin kopyasını anında çıkarabilen makina. Bunun için kullanılan aletlere fotokopi makinası denir. Kopyası çıkarılacak sahifenin ışıkla taranarak yansıyan ışıkların, üzerinde ışığa duyarlı tabaka olan başka bir kağıt üzerini tesir altına almak suretiyle görüntü elde etmek esasına dayanır. Daha çok elektrostatik ilkesine dayanan makinalar kullanılır. Direk ışığa duyarlı yüzeylerin kullanıldığı Zerografi ve elektrikle yüklendiğinde duyarlı hale gelen dolaylı elektrostatik fotokopi sistemleri bu ilkeye göre çalışır. Bazı sistemlerde kopyası alınacak kağıdın önce negatifi alınıp fotoğraf işlemlerinde olduğu gibi developman ve tespit işlemlerinden sonra pozitifi alınır. Negatifi almak için kağıdı negatifin üzerine koyup, üstten ışık geçirmek işlemi mümkün olduğu halde, bu usul iki yüzü de yazılı kağıtlar için uygun
değildir. Çünkü bu halde kağıdın iki yüzündeki şekiller, yazılar negatifte karışmış olarak çıkar. İki yüzü de dolu kağıtların fotokopisinde negatif kağıdın üzerine kapatılıp, negatif tarafından ışık gönderilerek yazı ve şekillerin olduğu koyu kısımlar ışığı yansıtmayıp, boş kısımlar yansıttığından ve bu sebeple negatif üzerindeki tesirleri farklı olduğundan, gizli bir görüntü elde edilir. Daha sonra bu görüntü pozitif kağıda geçirilerek belirgin hale getirilir. Negatifler kullanılmayıp atılır.
Benzer diğer sistemde, üzerinde developman ve boya maddelerinden meydana gelen bir kaplama tabakası bulunan kalıplar kullanılır. Bir kalıptan ancak belli bir miktar kopya elde edilir. Kopyası alınacak kağıt kalıpla yüz yüze getirilip, kalıp tarafından ışık gönderilerek kağıda çarpıp, yansıyan ışıkların kalıbın üzerindeki tabakayı etkilemesi sağlanır. Yazı olmayan kısımlar ışığı yansıttığından bu kısımlara tekabül eden kalıp tabakası, ışığı görünce sertleşir. Yazı ve şekillerin bulunduğu koyu kısımlara tekabül eden kısımlar ise sertleşmez. Sertleşmeyen bu bölgeler biraz daha yumuşatıldıktan sonra, üzerinde herhangi bir kaplama olmayan kopya kağıdı ile kalıp birlikte silindirden geçirilip, yazı ve şekillerin kağıda geçmesi sağlanır.
Başka bir sistemde ise, kopya kağıdının üzerinde özel bir kaplama tabakası bulunur. Kopyası alınacak kağıtla beraber fotokopi makinasında üzerlerinden kızılötesi ışın geçirilir. Yazı ve şekillerin olduğu koyu kısımlar ışığı soğurduğundan (absorbe ettiğinden) bu kısımların sıcaklığı artar ve neticede yanındaki kopya kağıdının buralara tekabül eden kısımlarındaki kaplama etkilenerek siyahlaşır, görüntü elde edilir. Termografi diye adlandırılan bu sistemle mavi renkli yazıların fotokopisini çekmek zordur. Bu zorluğu ortadan kaldırmak için özel kaplama kağıtla birlikte morötesi ışık kullanılan yansıtmalı sistemler geliştirilmiştir. Elde edilen gizli görüntüyü ortaya çıkarmak için developman işleminde yine kızılötesi ışıktan faydalanılır.
Fotokopi makinalarının çalışmasının esasını teşkil eden bu sistemlerin yanında en yeni ve en gelişmiş fotokopi çekme işlemi zerografi gibi direk elektrostatik ilkesine dayanan sistemlerdir. Bu makinalarda sayfanın görüntüsü, dönen, aynı zamanda yüzeyi ışığa hassas olarak yapılmış bir tambur üzerine düşürülür. (Tamburun yüzeyi alüminyum oksitten meydana gelen ince bir tabaka ile kaplanmıştır. Bu tabakanın da üstünde bir selenyum tabakası vardır. Selenyum, yalnızca üstüne ışık düştüğü zaman iletken olur.) Tamburun yüzeyinde bu görüntünün şekli ile ilgili bir elektrik yükü dağılımı meydana gelir. Bundan sonra tambura, toner denilen toz verilir. Bu toz, tambur üzerinde elektrik yüklü kısımlara yapışarak kopyası çekilmek istenen sayfanın bir görüntüsünü meydana getirir ve toz bu kağıt üzerine çıkar. Kağıt ısıtıcıda ısıtılarak toz pişirilir ve kağıda tespit edilir. Diğer bir elektrostatik sistemde doğrudan kopya kağıdında, görüntünün dışında kalan kısımların yükü kaybolur. Sonra görüntünün tekabül ettiği kısımlara toz serpilerek görüntü tespit edilir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİM İNSANLARI :İBNİ SİNA

İBNİ SİNA (980 - 1037) Felsefe,  matematik , astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan,   İBNİ SİNA(980-1037), matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları; astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir. Astroloji ve simyaya itibar etmemiş, Dönüşüm KURAMININ doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır.  İBN-i SİNA'ya göre, her element sadece kendisine özgü niteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkün değildir.                                         İbn-i Sinâ , mekanikle de ilgilenmiş ve bazı yönlerden Aristoteles'in hareket...

İCAT,MUCİT,BİLİM İNSANI NEDİR?

İCAT NEDİR? Buluş ya da icat, daha önce bulunmayan bir şeyin insan çabasıyla geliştirilmesidir.  İcat ların çoğu daha önce var olan teknolojilerin yeni ve benzersiz biçimde bir araya getirilmesinin sonucudur. Bu yeni ürün belirli bir insan gereksinimini karşılama çabası sonucunda, mucidin bir işi daha çabuk ya da daha verimli yapma isteği sonucunda, hatta bazen rastlantıyla ortaya çıkabilir. Bireysel çalışmanın sonucu olabileceği gibi, ekip çalışmasıyla da gerçekleştirilmiş olabilir. Zaman zaman icatların, dünyanın farklı kesimlerinde aynı sıralarda, ama birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıktıkları da görülür. MUCİT NEDİR? Yeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimsedir. Mucitler; Daha önce olmayan yararlı bir nesneyi keşfeden ya da üreten kişilerdir. Bugün günlük hayatimizi büyük ölçüde etkileyen bazı icatlar dışında, modern icatları tek bir mucidin keşfettiğini söylemek güçtür. Birçok icadın, su anki modern biçimini alana dek gelişmesi yıllar sürmüştür. BİLİM...

İCAT :KİTAPLIK

Kitaplık  Sistemli bir şekilde düzene konularak sınıflandırılmış kitap, dergi, süreli yayın, grafik, göze ve kulağa hitap eden belgeler koleksiyonu.  Kitaplıklar başlangıçta yerleri rahatlıkla değiştirilebilir bir dolap şeklindeyken, 18. yüzyılda sabit ayaklar üzerine kurulan, iç kısmındaki raflarının arzu edildiği biçimde ayarlanabilen ve evlerin belirli ihtiyaçları arasına giren bir mobilya oldu. Evlerde bulunan kitaplıklardan başka, büyük şehirlerde devletin, belediye kuruluşlarının, bütün bilim müesseselerinin kitaplıkları mevcuttur. Bugün en küçük kamu kuruluşlarında bile, küçük de olsa, bir kitaplık bulunmaktadır. Kitaplıklar, genelde üst kısmı camlı ve parmaklıklı, alt kısmı ise çekmeceli veya iki tarafa açılacak biçimde kapaklı olurlar. Bunların durumu, günün şartlarına göre değişmektedir. İdeal bir kitaplık, kitap sayısı arttıkça ilave raflarla ihtiyaca cevap verecek özellikte olmalıdır. Buna prefabrik (önceden hazırlanmış, ayarlı) kitaplıklar da denilir. (Bkz. ...