Ana içeriğe atla

BİLİM İNSANI :LAWRENCE BRAGG


Nobel Ödülü’nü alan en genç bilim insanı Lawrence Bragg, 1915 yılında, henüz 25 yaşındayken bu ödüle layık görüldü. Bragg’a genç yaşında bu başarıyı getiren en önemli etmen bilim dünyasının içinde yetişmesiydi. Lawrence Bragg’ın babası, William H. Bragg üniversitede matematik ve fizik dersleri veriyordu. Lawrence da babasının izinden giderek matematik ve fizik üzerine yoğunlaştı. Hatta baba-oğul beraber yürüttükleri çalışmalarla Nobel Ödülü’nü birlikte kazandılar.
Bragg’ın yaşadığı dönemde X-ışınları ile ilgili bilinenler çok
sınırlıydı. X-ışınlarının bazı maddelerin içinden geçtiği bilinse de X-ışınları kullanılan uygulamalar yaygın değildi. Lawrence çocukken bisikletten düşüp kolunu kırmış, babası da laboratuvarındaki ekipmanlarıyla X-ışınlarını kullanarak kırığı görüntüleyip incelemişti. Bu uygulama, X-ışınlarının Avusturalya’da tıbbi amaçlı ilk kullanımıydı. Aradan geçen yıllar içinde Lawrence matematik ve fizik alanlarında uzmanlaştı ve çalışmalarını X-ışınları üzerine yoğunlaştırdı. Babası ile birlikte, X-ışınlarını kullanarak kristal yapıları analiz ettiler. Lawrence, ortaya koyduğu Bragg yasası ile, X-ışınının dalga boyu ve basit bir kristaldeki atom katmanları arasındaki uzaklıkla bu katmanlara çarpan bir X-ışını demetinin yansıma açıları arasındaki ilişkiyi açıkladı. Lawrence’ın babası William H. Bragg, yansıyan ışınların enerjisini ölçerken kristallerin belirli açılara getirilmesini sağlayan bir cihaz geliştirdi. Bu cihaza X-ışını spektrofotometresi adı verildi. Lawrence ve William H. Bragg iş birliği içinde yürüttükleri çalışmalarıyla 1915 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldüler.
Lawrence Bragg, 1946’da, yine X-ışınları ile ilgili araştırmalarından dolayı Royal Society madalyasını aldı. Bragg, yaşadığı dönemde bilim dünyasının ilgi çekici konularından biri olan X-ışınları ile ilgili bilinmeyenleri ortaya çıkardı ve X-ışınlarının farklı bilimsel çalışmalarda kullanılmasına önayak oldu. DNA’nın ikili sarmal yapıda olduğunu ve kalıtsal bilgilerin aktarılmasında kullanıldığını ispatlayan Nobel ödüllü çalışma da bunlardan biri.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİM İNSANLARI :İBNİ SİNA

İBNİ SİNA (980 - 1037) Felsefe,  matematik , astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan,   İBNİ SİNA(980-1037), matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları; astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir. Astroloji ve simyaya itibar etmemiş, Dönüşüm KURAMININ doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır.  İBN-i SİNA'ya göre, her element sadece kendisine özgü niteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkün değildir.                                         İbn-i Sinâ , mekanikle de ilgilenmiş ve bazı yönlerden Aristoteles'in hareket...

İCAT,MUCİT,BİLİM İNSANI NEDİR?

İCAT NEDİR? Buluş ya da icat, daha önce bulunmayan bir şeyin insan çabasıyla geliştirilmesidir.  İcat ların çoğu daha önce var olan teknolojilerin yeni ve benzersiz biçimde bir araya getirilmesinin sonucudur. Bu yeni ürün belirli bir insan gereksinimini karşılama çabası sonucunda, mucidin bir işi daha çabuk ya da daha verimli yapma isteği sonucunda, hatta bazen rastlantıyla ortaya çıkabilir. Bireysel çalışmanın sonucu olabileceği gibi, ekip çalışmasıyla da gerçekleştirilmiş olabilir. Zaman zaman icatların, dünyanın farklı kesimlerinde aynı sıralarda, ama birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıktıkları da görülür. MUCİT NEDİR? Yeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimsedir. Mucitler; Daha önce olmayan yararlı bir nesneyi keşfeden ya da üreten kişilerdir. Bugün günlük hayatimizi büyük ölçüde etkileyen bazı icatlar dışında, modern icatları tek bir mucidin keşfettiğini söylemek güçtür. Birçok icadın, su anki modern biçimini alana dek gelişmesi yıllar sürmüştür. BİLİM...

İCAT :KİTAPLIK

Kitaplık  Sistemli bir şekilde düzene konularak sınıflandırılmış kitap, dergi, süreli yayın, grafik, göze ve kulağa hitap eden belgeler koleksiyonu.  Kitaplıklar başlangıçta yerleri rahatlıkla değiştirilebilir bir dolap şeklindeyken, 18. yüzyılda sabit ayaklar üzerine kurulan, iç kısmındaki raflarının arzu edildiği biçimde ayarlanabilen ve evlerin belirli ihtiyaçları arasına giren bir mobilya oldu. Evlerde bulunan kitaplıklardan başka, büyük şehirlerde devletin, belediye kuruluşlarının, bütün bilim müesseselerinin kitaplıkları mevcuttur. Bugün en küçük kamu kuruluşlarında bile, küçük de olsa, bir kitaplık bulunmaktadır. Kitaplıklar, genelde üst kısmı camlı ve parmaklıklı, alt kısmı ise çekmeceli veya iki tarafa açılacak biçimde kapaklı olurlar. Bunların durumu, günün şartlarına göre değişmektedir. İdeal bir kitaplık, kitap sayısı arttıkça ilave raflarla ihtiyaca cevap verecek özellikte olmalıdır. Buna prefabrik (önceden hazırlanmış, ayarlı) kitaplıklar da denilir. (Bkz. ...