Ana içeriğe atla

İCAT :KURŞUN KALEM




Kalemin tarihi yazının tarihinden eskidir. Bunu anlamak için işaret parmağımıza bakmak yeterli olur. Atalarımız duygu ve düşüncelerini toprağa veya kuma, parmakları ile çeşitli şekiller, objeler çizerek anlatmışlardır. Daha sonra Sümerler düzgün tabletlerin üzerine çivi veya sivri objelerle şekiller çizmeye başlamıştır. Parmak ve çividen sonrası; kamış fırçalar, şimşir veya metal levhalar, fildişi kalemler, kuş tüyleri, mürekkepli kalem, kurşunkalem, tükenmez kalem, daktilo, klavye ve gözler diye günümüze gelir.

İlk mürekkep, MÖ 2697’de is, gaz yağı, misk ve eşek derisinden elde edilen bir tür yapışkan maddeyle yapılmıştır. Bu mürekkep , mürekkepli kalemin icat edilmesini sağladı. İlk olarak kamış kalem kullanıldı. Tüp şeklindeki Bambu veya sazların bir ucu kesilip içi mürekkeple dolduruluyordu.

Mürekkepli çelik kalemler 18. yüzyılın sonlarına doğru, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunmuştur. Alonzo Townsend Cross’un 1878 yılında geliştirdiği ve patentini aldığı stilografik kalem ise günümüzün tükenmez kalemlerinin öncüsü sayılır. Cross, yine 1846’da mekanizması bugün bile kullanılan, ilk mekanik aksamlı kurşun kalemi de geliştirmiştir.
Mürekkepli kalem olarak kaz tüyü 1000 yıldan fazla kullanılmıştır. Bunun sebebi çelik kalemler çok sert olduğu için istenilen sonuç elde edilemiyordu. Endüstri Devrimi ile gelişen mekanik yöntemler dolmakalemin üretimini de beraberinde getirdi. Dolmakalemin ucunda bir hava deliği ve üç küçük kanal yer alıyordu. Böylece mürekkep kâğıda damlamıyor ve kalemin ucuna daha kolay gelebiliyordu. Günümüzde de dolmakalemlerde bu mekanizma kullanılır.

19. yüzyıl sonlarında geliştirilen tükenmezkalem ne gereği var diye düşünülerek sadece deneme ile kalmıştır. 1935 yılında gazeteci olan Lazslo Josef Biro baskıda kullanılan mürekkebin gazete sayfalarında hemen kuruduğunu fark etti. Bu mürekkebi, dolmakalemde de denemek istedi, ama yoğun olan bu mürekkep, dolmakalemin ucuna akmıyordu. Dolmakalemin ucundaki düzeneği değiştirerek buraya bilye yerleştirdi. Bilye her turda aldığı az miktardaki mürekkebi, düzgünce kâğıda geçiriyordu. Daha sonra bu kalemin patentini alarak seri üretime geçti. Bu kalemler Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından da kullanılıyordu çünkü dolmakalem yüksek irtifalardaki basınç değişikliğinde akıtma yapıyor giysileri ve yazıları mahvediyordu. Bilye uçlu bu kalem günümüzde de çok kullanılmaktadır. “Pilot kalem” ibaresi aslında çok eskilere dayanmaktadır.

19. yüzyılda kalem ile birlikte başka yazı gereçleri de geliştiriliyordu. Daktilo bunların başında gelir. Daktilonun yerini de zamanla klavye aldı ve günümüzde klavyesiz yazı teknolojisinin üzerinde çalışılmaktadır.

Kurşun kalem olarak anılan kalemlerin yazar malzemesi, genellikle grafitten (karbonla karıştırılmış kil) oluşur, etrafında da ahşap bulunur. Diğer bir kalem türü ise, mürekkepli kalem olup, binlerce yıldır kullanılmaktadır. Kurşun kalemler sadece 18. yüzyıl’dan beri vardır.

Kalemlerin şekil, renk, biçim, tür, kulanldığı yer gibi birçok tasnifi olmakla beraber “dolma kalem, tükenmez kalem, uçlu(versatil) kalem, boyama kalemi ve çizim kalemi gibi genel adlandırmaları da vardır.

Kalemin Tarihi
Kalem, tarihte antik Mısırlılar ve Romalılar tarafından kullanılmıştır. Kalem kelimesinin Latincesi pencillus, küçük kuyruk anlamına gelir. Almanca Bleistift, kelimenin tam anlamıyla “kurşun kalem” anlamına gelir.Kalem kelimesi Türkçe’ye Arapça’dan geçmiştir. Yunanca kamış anlamına gelen “kalamos” kelimesinin Arapça’da kalem şekline dönüştüğü düşünülmektedir.

1565 yılında, bazı kaynaklara göre ise erken 1500 yıllarında Borrowdale Kilisesi, Cumbria, İngiltere yakınlarındaki Seathwaite kentlerinden ilk kalem taslakları ortaya çıkmıştır. Bu taslaklar, koyun işaretleme ihtiyacının bir ürünün olarak ortaya çıkmıştır. Grafitin bu ihtiyaç için son derece saf, sağlam kolayca şekil alabilir olması, kullanılmasında büyük rol oynamıştır. Zamanla grafit değerlenmiş ve kullanım alanları artmaya başlamıştır. Ancak grafitin bu ilk hali kullanışsız olup çeşitli formlarda etksini kaybedebilen bir maddeydi. Bunun üzerine grafit yünlerle, daha sonra ise sopalarla kullanılmaya başlandı. Artık grafit giderek kalem halini alıyordu. İlk denemeler, toz haline getirilmiş grafit, kükürt ve antimon kullanılarak yapılan blok kalemlerdi. Yapılarında ahşap kullanılıyordu. Çubuk kalemler artık zararsızdı ve artık grafit zehirli değildi.

Tahta Tutakların Eklenmesi
İlk ahşap tutakları düşünen İtalyanlar olmuştur. İlk tutaklar Çokgen şeklinde olup, grafit ve kare prizma şeklinde bir çubuktan oluşmuştur. Ancak bu kullanışsız kalem üzerinde çalışmalar devam ettirilmiştir. Özellikle bir Trinidad Tabogo’lu çift, Simonio ve Lyndiana Bernacotti adlı iki marangoz, marangozluk parçalarını işaretleme amacıyla ilk modern ahşap çubuklu kalemi geliştirdiler. Onların geliştirdikleri bu kalem, oval ve daha düz bir kalemdi. Bu taslak ilk olarak ardıç ağacından çukurlu bir çubuk ile yapıldı.Kısa sürede üstün bir teknik ortaya çıktı: İki ahşap yarısı bir grafit takılı ve iki yarısı sonra birlikte yapıştırılmış sopa. İşte bu yöntem, bugün kullanılan kurşun kalemlerin yapılış yöntemini başlatmıştı.

Kalemin Yapılışı
Katı grafit için, 18. yüzyılda bilinen tek grafit kaynağı İngiliz Seathwaite Fell madenleri’ydi. Fransa’da, kalem ihtiyacıyla grafit ihtiyacı ortaya çıktı. Ancak Fransa grafit ithalatını gerçekleştiremedi. BUnun üzerine Napolyon’un ordusundan bir Subay, Nicholas Jacques Conte, 1795 yılında kil ve toz grafitin karıştırılıp tahta çubuklarla fırına verilmesiyle oluşturlan kalemler keşfetti. Kil-Grafit karışımının oranları farklı olarak, grafit çubuğun sertlik dercesi de farklı olabiliyordu. Bu yöntemle grafite olan ihtiyaç belli bir miktar azaltılabilmekteydi. Bu yöntem, 1790 yılında kullanılmaya başladı.

İngiltere’de, tüm kalemlerde bıçkı grafit yapılmaya devam etmiştir. İlk başarılı yöntem, Henry Bessemer’in 1938 yılında katı grafit içine sıkıştırılan grafit tozunun bıçkılanmasıydı. Böylece kalem tekrar kullanılabiliyordu.

Amerikan devrimine kadar, Amerikan kolonistler kalemleri Avrupa’dan ithal etmişlerdir. Amerika’da ilk ahşap kalemlerin William Munroe adlı bir marangoz tarafından yapıldığı söylenir. Ancak bu, Concord’da ilk kalem tasarımı değildir. Henry Petroski’ye göre, deneyüstüce filozof Henry David Thoreau iyi bir kalemin nasıl yapılacağını bağlayıcı olarak kıl kullanarak keşfetti. Bu buluştan sonra, Thoreau’nın babasından kalan, Charles Dunbar’ın Hampshre’daki 1821 yılında grafit kullanılarak kalem ürettiği kalem fabrikası tanınmaya başlandı.

William Munroe’nun kalem yapımı metodu özenli ana yavaştı. Massachusetts’in Acton şehrinde, Ebenezer Wood isimli bir kalem fabrikası sahibi kalem üretiminin otomatikleşmesi için çalışmalar yürüttü. İlk olarak daire testereler kullandı. Ancak Ebenezer Wood buluşunu patentlemedi. Tekniklerini isteyenlerle paylaştı. Bu kişilerden biri olan Eberhard Faber kalem üretiminde lider oldu.

19. yüzyılın bitiminde, 240,000’den fazla kalem hergeçen gün Amerika’da kullanılmaya başlandı. Kalemler için en çok kullanılan ağaç Kızıl Sedir’di. Kızıl Sedir aromatikti ve kesildiğinde kıymık oluşmuyordu. Erken 1900’lerde Kırmızı Sedir malzemesi azalmaya başladı. Çünkü kalemlere duyulan talep sürekli artıyordu. Bunun sonucunda, 1915’te ilk kez mekanik kalem üretimine gidildi. Daha sonra Kırmızı Sedir’e alternatif ağaçlar bulundu. Dünya çapında, her yıl 14 milyonun üzerinde kalem üretilmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİM İNSANLARI :İBNİ SİNA

İBNİ SİNA (980 - 1037) Felsefe,  matematik , astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin çeşitli alanlarında seçkinleşmiş olan,   İBNİ SİNA(980-1037), matematik alanında matematiksel terimlerin tanımları; astronomi alanında ise duyarlı gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilenmiştir. Astroloji ve simyaya itibar etmemiş, Dönüşüm KURAMININ doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı sonucuna ulaşmıştır.  İBN-i SİNA'ya göre, her element sadece kendisine özgü niteliklere sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli metallerin elde edilmesi mümkün değildir.                                         İbn-i Sinâ , mekanikle de ilgilenmiş ve bazı yönlerden Aristoteles'in hareket...

İCAT,MUCİT,BİLİM İNSANI NEDİR?

İCAT NEDİR? Buluş ya da icat, daha önce bulunmayan bir şeyin insan çabasıyla geliştirilmesidir.  İcat ların çoğu daha önce var olan teknolojilerin yeni ve benzersiz biçimde bir araya getirilmesinin sonucudur. Bu yeni ürün belirli bir insan gereksinimini karşılama çabası sonucunda, mucidin bir işi daha çabuk ya da daha verimli yapma isteği sonucunda, hatta bazen rastlantıyla ortaya çıkabilir. Bireysel çalışmanın sonucu olabileceği gibi, ekip çalışmasıyla da gerçekleştirilmiş olabilir. Zaman zaman icatların, dünyanın farklı kesimlerinde aynı sıralarda, ama birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıktıkları da görülür. MUCİT NEDİR? Yeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimsedir. Mucitler; Daha önce olmayan yararlı bir nesneyi keşfeden ya da üreten kişilerdir. Bugün günlük hayatimizi büyük ölçüde etkileyen bazı icatlar dışında, modern icatları tek bir mucidin keşfettiğini söylemek güçtür. Birçok icadın, su anki modern biçimini alana dek gelişmesi yıllar sürmüştür. BİLİM...

İCAT :KİTAPLIK

Kitaplık  Sistemli bir şekilde düzene konularak sınıflandırılmış kitap, dergi, süreli yayın, grafik, göze ve kulağa hitap eden belgeler koleksiyonu.  Kitaplıklar başlangıçta yerleri rahatlıkla değiştirilebilir bir dolap şeklindeyken, 18. yüzyılda sabit ayaklar üzerine kurulan, iç kısmındaki raflarının arzu edildiği biçimde ayarlanabilen ve evlerin belirli ihtiyaçları arasına giren bir mobilya oldu. Evlerde bulunan kitaplıklardan başka, büyük şehirlerde devletin, belediye kuruluşlarının, bütün bilim müesseselerinin kitaplıkları mevcuttur. Bugün en küçük kamu kuruluşlarında bile, küçük de olsa, bir kitaplık bulunmaktadır. Kitaplıklar, genelde üst kısmı camlı ve parmaklıklı, alt kısmı ise çekmeceli veya iki tarafa açılacak biçimde kapaklı olurlar. Bunların durumu, günün şartlarına göre değişmektedir. İdeal bir kitaplık, kitap sayısı arttıkça ilave raflarla ihtiyaca cevap verecek özellikte olmalıdır. Buna prefabrik (önceden hazırlanmış, ayarlı) kitaplıklar da denilir. (Bkz. ...